Oksitosin olumlu ilişkilere aracılık ederken stresekarşı tampon görevi yaparak, sosyal ilişkiler için güvenli bir ortam sağlar, sosyal davranışların daha güvenli ve korkusuz olmasına neden olur. Son yıllarda kemirgen hayvanlarda hatta insanlarda yapılan araştırmalar oksitosinin aynı zamanda aşk hormonu olarak da adlandırılmasına da neden olmuştur. Aşkın tanımında sosyal iletişim, empati, karşılıklı güven bulunmaktadır ve oksitosin de güven, işbirliği, empati gibi sosyal ilişkilerdeki artırmaktadır. Bu bağlamda aşk dolu ilişkiler oksitosinin davranışsal etkileriyle desteklenerek sağlanabilir. Hatta oksitosin uygulaması katılımcıların hiç tanımadığı insanlara güven duymasını ve etkilenmesini sağlayabilmektedir. Memelilerde ve insanlarda var olan tek eşlilik ve yavruya ana babalı bakım davranışlarının oksitosinin de etkisi ile, yenidoğanın yaşamını sürdürmesi için evrildiğini düşündürmektedir. Yapılan araştırmalar özellikle kadınlarda oksitosinin bağlılığı arttırdığını göstermiştir.
Oksitosin kişiler arası çekiciliği ve ebeveyn bağlanmasını kolaylaştıran kilit bir hormondur ancak ilk görüşmedeki bu bağ kurulduktan sonra tek eşli birlikteliğin sürdürülmesindeki etkisinin devam edip etmediği bilinmemektedir.
Scheele ve arkadaşları, (2012) oksitosinin tek eşli birlikteliğin sürdürülmesinde önemi olup olmadığını anlamak için bir araştırma yapmışlardır. Buna göre burun spreyi kullanılarak bir grup erkeğe oksitosin hormonu diğer gruba ise plasebo verilmiştir. Daha sonra erkek katılımcıların çekici araştırmacı kadınlara ne kadar yaklaşacağı ölçülmüştür. Oksitosin alan erkekler plasebo koşulundaki erkeklere göre çekici kadınlardan daha uzak mesafede durmuşlardır. Buna göre oksitosin hormonunun aynı zamanda erkeklerdeki tek eşliliğin sürdürülmesine yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda oksitosinin varolan eşe bağlılığın sürdürülmesinde etkili olduğu ve sadakati sürdürmede yardımcı olduğu öne sürülmüştür. Sosyo-evrimsel kuram, bu ilişkinin sürdürülmesinde oksitosinin rolünün olduğu görüşünü desteklemektedir.